2 Nisan 2010 Cuma

ÇAĞDAŞ SANAT FİKİR ÜRETİM MEKANI OLARAK TERSHANE

Tershane bir çağdaş sanat mekanı olarak melezleşen metropol insanını hedefliyor.Göç fikrinin parçaladığı modernite fikrinden yola çıkarak merkez dışında, merkezin görmezden geldiklerini sergileyen ve gördüklerini sorgulayan bir mekan olarak, globalleşme ile birlikte endüstriyel toplumların atıkları ile değişen dünyamızın ekolojik dengelerinin bozulmasına karşı geliştirdiği tavırla felsefi ve fiziki olarak varolmak istiyor.
Tuzla'daki gemi tersanesinde 1500 m2'lik alanda kurulan Tershane, gerçekleştirdiği projelerle sanatçılara destek oluyor. Şu an kapalı olan mekanda bir çok sanatçı projelerini hayata geçirdi.Tershane her zaman farklı altyapılardan gelen sanatçılarla çalışmayı,onlara birlikte çalışabilecekleri bir platform yaratmayı hedeflemiştir.Müzisyen,mimar,yazar,video sanatçısı,plastik sanatçılar,duvar ustası gibi.. Bu anlamda mekanda bir çok atölye yer alıyor. Üretimhane, serigrafi baskı atölyesi,karanlık oda, müzik labaratuvarı, video odası... Çalışacağınız proje hangi atölye ile ilgiliyse o atölyede projenizi gerçekleştiriyorsunuz. Aynı zamanda mekan sanatçılarına sınırlı sayıda da olsa konaklama imkanı tanıyor.
Tershane'de 2008 yılında gerçekleştirilen "KUTUKAFA" isimli sergi 22 sanatçının katılımıyla oluşturuldu.Kutu kafa sergisi Banu Alpay ile Sena Çevik'in tasarladığı bir sergi.
“Sanatçı için sanat eseri ve onunla görselleşen ifade belleğin hazine kutusunda kilitli durmaz; sanatçı yarattığı ya da bulduğu nesnelerin içinde depolanan bireysel ve kolektif bellek gücünü serbest bırakmak ister.” – Aby Warburg – 1928
Sena Çevik ile yaptığım konuşmada sanatçı sergiyi şu sözlerle açıklıyor:
"Hepimiz birer kapalı kutuyuz- insanlar- ve hepimizin içinde bambaşka şeyler oluyor...Ama neler?
Fikir böyle çıktı...Sonra tabii beyin fırtınalarıyla 'yığılma' 'üst üste yaşam(apartmanlar)'.... gibi kelimelerle
fikrimizi büyüttük,uzattık...Sonrasında ufak bir bütçe hazırlayarak bu kutuları üretttirdik.Herbiri kilitlenebilen mdf 'den ham kutular...Ağarlıkları ortalama 7 kilo,bir insanın ki kadar ağır...Ve sanatçıları davet ettik projeye.Yaklaşık 25 kişiyi bir araya topladık,herkese kutularını teslim ettik,ne isterseniz yapın dedik.
Mekan'ımızı ise yine benim bir arkadaşım sponsor etti ve sonradan play studio olarak kullanacağımız bu mekana yerleştik.
Hafta sonunda kutular geri geldi,üstüste / yığma şeklinde dizildiler ve sergiyi açtık.
Sergi interaktif bir sergiydi.Yoldan geçen herkesin izlemesine açık,izleyicinin kutuları/ kafaları açıp-kapayıp veya açamayıp bir şekilde
oynayabileceği bir sergiydi.Yani izleyecinin en çok sevdiği şey: işin parçası olmak...
Benim kutumda oyuncak bir çamaşır makinesi ve ona karşı savaşan kurşun askerler vardi. :) Savaş/Bariş meseleleri.Biraz teknolojinin yarar/zarar konuları...gibi" diye açıklıyor.

1 yorum:

  1. Sayfadaki ilk fotografini, senin bloguna link koyarak kullanabilir miyim? Eski bir post, ama ana mekanin fotosunu koymadigimi farkettim. Simdiden tesekkurler. http://avventvra.blogspot.it/2006/09/november-has-come-gorillaz_11.html

    YanıtlaSil